Sivaslı ilçesi Selçikler beldesindeki Sebaste Antik Kenti’nde, 44 yıl aranın ardından geçen sene yeniden başlayan kazı çalışmaları Uşak Arkeoloji Müzesi başkanlığında yürütülüyor.
Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Emre Taştemür ve Doç. Dr. Münteha Dinç de buradaki faaliyetlere bilimsel destek veriyor.
AA’nın haberine göre, Roma Dönemi’nin Anadolu’daki en önemli kentleri arasında yer alan, dönemin piskoposluk merkezi Sebaste’deki kazılarda geçen yıl Büyük Kilise ve Küçük Kilise bölgelerinde çevre temizliği ve bazı düzenlenmeler yapıldı. Bu sene ise Küçük Kilise’nin kuzeyinde Doğu Roma İmparatorluğu dönemine ait olduğu düşünülen tahıl ambarı (granarium) bölümüne ulaşıldı.
Doç. Dr. Münteha Dinç, AA muhabirine, kente “Sebaste” adının Roma Dönemi’nde verildiğini belirtti.
Geçmişi Geç Neolotik döneme kadar dayanan antik kentte yerleşimin 7 bin yıl kesintisiz devam ettiğini anlatan Dinç, Helenistik dönemde ise buranın bir köy yerleşimi şeklinde var olduğunu aktardı.
Kentin asıl ününe Roma’nın ilk imparatoru Augustus ile kavuştuğunu belirten Dinç, şöyle konuştu:
“Ünlü Roma imparatoru Augustus bu kente adını veriyor. Daha sonra Sebaste bölgede çok güçlü bir merkez haline geliyor. Roma’nın, Roma imparatorlarının bu kente çok fazla ilgisi var. Sebebi de konumu. Kuzeyden güneye, doğudan batıya uzanan yolların tam merkezindeyiz. Sebaste bu açıdan tam bir ticaret merkezi. Aynı zamanda askeri rotaların da merkezinde bulunuyor. Ordular için konaklama merkezi, bir dinlenme yeri olarak söyleyebiliriz. Dolayısıyla kent her dönem önemini korumuş.”
Antik kentteki iki kilisenin Doğu Roma İmparatorluğu dönemiyle tarihlendirildiğini fakat mimarisinde daha eski dönemlere ait kalıntıların olduğunu dile getiren Dinç, bölgedeki mezar stellerinin (dikilmiş, yüksekliği eninden uzun yekpare taştan oluşan bir yapıt) şehrin tarihi hakkında önemli ipuçları sunduğunu ifade etti.
Kazı çalışmalarında kilisede bir tahıl ambarının kalıntılarına ulaştıklarını söyleyen Dinç, “Sebaste’nin, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde de görkeminin devam ettiğini ve bir piskoposluk merkezine dönüştüğün söyleyebiliriz. Tahıl ambarı aslında bir depolama alanı. Burada bir yaşam alanının da olduğunu gösteriyor. Buradaki piskoposluk merkezinde rahiplerin yaşam alanı, beslenme düzenlemesi gibi alanları bize göstermesi açısından önemli.” diye konuştu.
